Burdur’da bin yılı aşkın süredir icra edilen üflemeli çalgılardan sipsi, Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından coğrafi işaret olarak tescillendi. Kültür ve Turizm Bakanlığınca “Yaşayan İnsan Hazinesi” ödülünü Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın elinden alan 56 yaşındaki Mehmet Bedel, Burdur sipsisinin coğrafi işaret almasına çok sevindiğini ve gurur duyduğunu söyledi.
Çocukluğundan bu yana sipsi merakı olan ve 40 yılı aşkın süredir sipsi yapımı ile icrasını yapan Mehmet Bedel, ailecek bu mirası yaşatmaya çalışıyor. Oğlu Ali Bedel’in Polonya’da düzenlenen Dünya Halk Müziği ve Halk Oyunları Yarışması’nda bireysel çalgı kategorisinde sipsi performansıyla birinci olduğunu söyleyen Bedel, Burdur’a özgü olan sipsinin coğrafi işaret almasının yerinde bir karar olduğunu ifade etti. Bedel, “Sipsi benim hayatımda çok önemli yeri vardır. Ben sipsiyi çalmadan duramıyorum. Ömrümü sipsiye adadım. Sipsiye alışkanlığı benim oğluma da geçti. Babadan oğula geçen bir müzik aleti yapımcılığı ve icracılığı oldu. Bu nedenle oğlum Ali Bedel’de Polonya’da dünya sazları arasında yapılan bir yarışmada dünya birinciliği aldı. Ardından da benim UNESCO’da Dünya Kültür Mirası listesine girip Cumhurbaşkanımız tarafından Yaşayan İnsan Hazinesi” ödülünü almam çok güzel oldu. Ailecek bu işi sevdiğimizi, ailecek bu kültürel mirasının taşıyıcısı olmamız çok güzel bir olay” diye konuştu.
“Bu mirası yaşatmaya devam edeceğiz”
İlkokul çağlarında sipsi çalan kişiyi gördüğü zaman etkilendiğini ve çalan kişiye bakarak sipsinin nasıl yapıldığı ve çalındığı hakkında bilgi sahibi olmaya çalıştığını anlatan Bedel, “Burdur’un coğrafi işaret olarak sipsiyi alması gurur verici bir olay. Çok mutlu oldum. Burdur sipsisi diğer sazlar arasında çok farklı bir sipsi. Çok çeşitleri var. Ama burdur sipsisi, üfleme ve çalma tekniği bakımından hepsinden ayrılıyor. Sipsinin Burdur’un coğrafi işareti olmasına çok sevindim. Biz de bunu yaşatmaya çalışacağız. Çocukluğumda ben çalan kişiyi gördüğüm zaman çok etkileniyordum. Kasetlerden dinliyorduk o zamanlar. O şekilde kendi kendime yapma ve sipsiyi çalma hevesim başladı. Büyüklerimden çalarken gördük. Öyle elimize almışlığımız yoktu. Karşıdan baktığımızda nasıl bir saz olduğunu anlamaya ve benzerini yapmaya çalıştık. Öyle kendi kendimi geliştirdim. Sadece sipsi değil Türk Halk Müziği sazlarının hepsine karşı bir ilgim vardı. Ama sipsi hepsinden ağır bastı. Sipsinin ayrı bir yeri var. Kendisi küçük olmasına rağmen çok büyük bir ses çıkar sipsiden” ifadelerini kullandı.