DOLAR35,1592% -0.02
EURO36,8076% 0.14
STERLIN44,3369% 0.06
FRANG39,1354% -0.01
ALTIN2.976,84% -0,04
BITCOIN95.771,03-2.727

DPÜ Akademisyenlerinden Toprak Yangını Raporu

DPÜ AKADEMİSYENLERİNDEN TOPRAK YANGINI RAPORU

Yayınlanma Tarihi : Güncelleme Tarihi : Google News
DPÜ Akademisyenlerinden Toprak Yangını Raporu

Kütahya’nın Simav ilçesinde, topraktan dumanlar çıktığı haberi üzerine konuyla ilgili araştırma yapmak için görevlendirilen Jeoloji Mühendisliği Bölümü akademisyenleri hazırladıkları raporu kamuoyuna sundu.

Simav İlçesi Akdağ Beldesi sınırları içindeki bir bölgede topraktan duman çıktığı yönünde Kütahya Valiliğine yapılan bildirimin ardından Valilik, Rektör Prof. Dr. Kazım Uysal’la iletişime geçerek bölgede yaşanan durumun araştırılması için çalışma ekibi oluşturulmasını istedi. Rektör Kazım Uysal, tarafından görevlendirmeyle Jeoloji Mühendisliği öğretim üyeleri Doç. Dr. Cafer Özkul, Doç. Dr. Hüseyin Karakuş ve Dr. Öğr. Üyesi Muzaffer Özburan araştırma yapmak için bölgeye gitti.

“Rapor kamuoyuna sunuldu”

Dumanın çıktığı bölgede araştırma yapan öğretim üyeleri, hazırladıkları raporu kamuoyuyla paylaştılar. Üç akademisyenin ortak raporunda, “Olay mahalline varıldığında ise küçük bir alanda yerden kesif bir dumanın yükseldiği gözlenmiştir. O anda ortamda var olan koku, dumanın bir turba (torf) yangınının ürünü olduğunun ilk belirtisi olarak farkedilmiş ve incelemeler bu yönde sürdürülerek saha gözlemlerinde bulunulmuştur. Turba yangınının, Simav İlçesi Akdağ Beldesi sınırları içinde, eski bir sulak alan özelliği taşıyan 1961-1982 yılları arasında kurutularak tarım alanına dönüştürülmüş olan ve halk arasında ‘deniz tarlası’ olarak bilinen, eski Simav Gölü’nün tabanının kuzey kıyısında yer aldığı tespit edilmiştir. Yangının, tarla-mera sınırını ayırmak amacıyla kazılmış yaklaşık 1,5 m derinlikte bir hendek içinde, 10 m x 10 m’lik sınırlı bir yayılımda, alevsiz yanma ve kesif duman şeklinde olduğu gözlenmiştir” ifadelerine yer verildi.

“Bu durum alevsiz turba yangını olarak tarif edilebilir”

Bu durumun alevsiz turba yangını olarak tarif edilebileceği belirtilen raporda,” Bu tür yangınlar, sulak alanlarda oluşmuş bir bataklık kömürü olan turbanın alevsiz yangını olarak tarif edilebilir. Aslında tam bir kömür olmayan ve organik maddece zengin bu maddenin (turba), su içeriğinin azalması ve ortama oksijen getirimi sonucunda kendi kendine yanması, bu yangınları meydana getirmektedir. Kurak dönemlerde derinlere inen çatlaklar yardımıyla ortama oksijen getirimi sağlanmakta ve gelen oksijen ile reaksiyona giren turba alevsiz yanma göstermektedir. Bu yanma sonucu ortaya çıkan duman ise çatlaklar yardımıyla yüzeye ulaşmaktadır. Bu tür yangınlar genelde yüzeydeki bitkisel toprak örtüsü altında sığ (1 m) gerçekleşebilir. Uzun süre alev çıkarmadan devam ederler ve söndürmek zor olabilir. Çıkan dumanda, su buharı ve karbon monoksit, karbondioksit ve nitrojen oksitler içeren gazlar bulunur. Bazı turba yangınları kokulu olabilen sülfür bileşikleri üretebilir. Bataklık kömürü (turba) yüksek oranda karbon içerir ve doğal olarak gözeneklidir. Kuruyan turba yangınlarını yıldırımlar, orman yangınları, insan kaynaklı süreçler ve hatta gün içindeki aşırı sıcaklar başlatabilir. Gözlemlerin tamamlanmasının ardından, yangının söndürülebilmesi amacıyla üzerinin geçirimsizliğini sağlamak adına, kil içeriği yüksek bir malzeme ile örtülüp, sıkıştırılması önerilmiştir. İlk etapta acilen bu işlemin yapılması da mevcut bitkisel toprak yardımıyla sağlanmıştır” denildi.

Raporda şu öneriler sıralandı,” Küresel ısınmanın etkisini giderek göstermesi nedeniyle uzun süreli kuraklık dönemlerinde bu tür olayların meydana gelmesi kaçınılmaz görünmektedir. Bu durum dikkate alındığında eski Simav Gölü’nün bulunduğu alanda turba tutuşmalarının tarımsal arazilerde yangın çıkartma potansiyeli bulunmaktadır. Bu sebeple, oluşabilecek bir yangın riskini en alt seviyede tutmak için, ovada gelişi güzel kazılar engellenmelidir. Yangının çıktığı alan en kısa sürede kil içeriği yüksek nebati toprak ile yaklaşık 50 cm kalınlığında bir örtü ile kaplanmalıdır. Olası yangınlara hızlı müdahale edebilmek amacıyla belirli noktalara kil içeriği yüksek nebati toprak stoku yapılmalıdır”