Şanlıurfa-Siverek Devlet Hastanesinde görev yaparken korona virüsüne yakalanan doktorlar, hastaların ve kendilerinin yaşadıkları o zorlu süreci anlattı.
Şanlıurfa’nın Siverek ilçesinde bulunan 200 yataklı Devlet Hastanesinde korona sürecinde işlerinin başında olan ve insanların sağlığı için hayatlarını tehlikeye atan Göz Hastalıkları Uzmanı Doktor Mübeccel Bulut, Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doktor Güven Arslan ile Dâhiliye Uzmanı Doktor Selçuk Turgut korona virüsüne yakalandı. Zorlu süreçten sonra, hastalığı atlatan 3 doktor tekrar görevlerinin başına dönerken, doktorlar yaşadıkları zorlu süreci anlattı. Doktorlar herkesin yaşananlardan ders çıkarmasını istedi.
“Bir yaşındaki bebeğime bakamadım”
Siverek Devlet Hastanesinde 2 yıldır görev yapan Göz Hastalıkları Uzmanı Mübeccel Bulut,4 ay önce koronaya ilk yakalanan eşi olduğunu ve bir hafta sonra kendisinde belirtilerin ortaya çıktığını anlattı. Uzman Dr. Bulut, “Bir yaşında bebeğim olduğu ve emzirdiğim için ilk başlarda fazla ilaç kullanamadım ama koronaya yakalanmamın üçüncü ve dördüncü gününde bende nefes darlığı oluşmaya başladı. Baktım iyiye gitmiyorum, hastanede akciğer filmini çektik, akciğerimde hafif tutulma olduğunu gördük, bunun üzerine ilaçlarını kullanmaya başladım. Birkaç gün bebeğimi emzirmeden kesmek zorunda kaldım, bakamadım. Çocuğundan uzak kalmak, ona bakmamak, emzirememek, bu bir anne için en zor şeylerdir biridir. İlaçları düzenli kullanmaya başlayınca bir kaç gün içinde rahatlamaya başladım, bulgularım yavaş yavaş geriledi ve bir hafta sonrada testim negatif çıktı ve bende tekrardan göreve başladım” dedi.
“En büyük tedbir hastalığa yakalanmamaya çalışmak”
Doktor Bulut, alınabilecek en önemli tedbirin hastalığa yakalanmamaya çalışmak olduğunu belirterek, “Bunun da kuralları belli zaten, sosyal mesafe, hijyen ve maskedir. Yani bu süreçte sosyal hayatımıza bir kısıtlama getirmemiz gerekiyor, çünkü bu insandan insana buluşan bir hastalıktır. Bulaşma olduğu zamanda başkalarına bulaştırmamak için çok dikkat etmek gerek, belki siz bu hastalığı rahatça atlatabilirsiniz ama sizden düşen bir insan bu hastalığı atlatmayabilir. Geçirdikten sonrada, artık geçirdik bir düşünceye de kapılmamalıyız, bir daha bunları yaşamayalım diye çok dikkat etmek gerek, ben şahsen bunu yapıyorum” şeklinde konuştu.
“Psikolojik olarak zor bir süreç atlattık”
Eylül ayı sonlarına doğru korona virüsüne yakalandığını belirten Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doktor Güven Arslan da, “Benim için psikolojik olarak ta çok zorlu bir süreçti. Yaklaşık 15 gün evde 10 günde hastane yatmak zorunda kaldım. Hem ailesel anlamda hem de benim açımdan bizi yıpratan bir süreç oldu. Şükürler olsun süreç zor olsa da atlattık ve şimdi görevimizin başındayız” ifadelerini kullandı.
“Ölüm korkusu yaşadım”
Hastanede oksijen değerlerinin düştüğünü ve o anda ölüm korkusu yaşadığını ifade eden Arslan, “Bu korkuyu birkaç gün yaşadım, çünkü bu hastalığa dayanmayan birçok insan görüyorduk. Benim gibi ailemde benim için çok endişeliydi, bende nasıl bir ölüm korkusu oluştuysa onlarda da benim öleceğim korkusu oluşmuştu. Onlarda bu süreci çok zorlu geçirdiler ve çok yıprandılar. Ama çok şükür tedavi sonrası sağlığımıza kavuştuk” dedi.
Korona virüsü Türkiye’de görüldüğü günden beri koronalı hastalara bakan ve üç aydır da korona yoğun bakımına baktığını söyleyen Dâhiliye Uzmanı Doktor Selçuk Turgut, “Yaklaşık 2 ay önce bu virüse yakalandım, bazı arkadaşlar gibi çok zorlanmasam da benim hastalığım çok uzun sürdü. Yaklaşık 2 ay önce geçirdim ve bir grip gibi atlattım ama benim şikâyetler bir 10 gün sonra başladı. Özelikle çarpıntılarım, halsizlik, bulantılarım, üşüme, titremelerim oldu. Bu süreçte tetkik yaptığımda bazı değerlerimin çok yüksek olduğunu gördüm. Sıkıntılarım devam ettiği için, Elâzığ Şehir Hastanesinde 6 gün yatışım yapıldı” ifadelerini kullandı.
“İyileştikten sonrada şikâyetlerim bitmedi”
‘İyileştikten sonra da şikayetlerinin bitmediğini ve kendini çok halsiz hissettiğini’ anlatan Dr. Turgut, “Özelikle çok efor harcadığım zaman kendimi kötü hissediyorum. Şikâyetlerim bazen her gün, bazen bir gün arayla tekrardan başlıyor. Bulantılarım, çarpıntılarım halsizliklerim tekrardan oluşuyor ve bu bilinen bir halsizlik gibi değil, bu sizi yoran, bir iş yapmamanızı sağlayan bir halsizlik. Bu anlatılmaz aslında, ancak yaşanılır. Korona hastalığı gerçekten insanı zorlayan bir hastalık. Nefes alamamak insanın psikolojisini bozuyor, bende halen tam iyileşebilecekmiyim, demiyorum değil” dedi.
Ağır hastalarla devamlı iç içe olduğunu ve onlarla zor diyalogların geçtiğini söyleyen Doktor Turgut, “Onlar nefes almadan öleceklerini biliyor, çünkü bilinçleri açık oluyor. Onları görüyorsunuz, acı çektiklerini biliyorsunuz ama elinizden bir şey gelmiyor. Bu bir doktor olarak bizi çok üzüyor. Acıklı diyaloglarda oluyor aramızda, örneğin ben artık ölmek istiyorum’ diyenler çok oluyor. Hatta geçenlerde hala hastanede yatan bir hastam var, acılara dayanamayarak bana, ’Hocam Allah için ya beni gönder, ya da kafama sık’ dedi. Bu beni çok fazla etkiledi üzdü” diye konuştu.